Hüznümün günes toplayan sancisi
sen farkinda olmadan yüreginin en ince yrinden
geçtim bugün
veyahut bugün tüm bulutlari siyirarak maviyi
göresin diye
yoklugunun yanan kibrit çöp'ünde gözlerimi
yakarak
günesi alnina serdim,
yagmur kiyametine kostururken gökyüzünü
ardina düsen çocuklar vardi sevinçlerinin,
koyunlarinda yedi dünyadan gevherler sunar
mor patikali daglar
ve intihar firarisi diri bakismalar kalir gözlerinde
yasamdan,
dünyadan,
baristan,
ve bir dal süzülmesi hayalimlik akasyadan
tutar sevdasina bir umut eker
daglardan hamile kalan yagmurlara.
Ki ufkuna varmaz dedigim hasretten kabarmis
yorgun asvaltlarindan geçerken birinde,
en delikanli hayallerim vardi sende
henüz künyesi kazilmamis
ve bir çirpida asi tutuklun olarak kaldim
bir daha kavusulmayan sana.
Yoklugunun sefil mahalleleriydi seni bombardimana
tutan sorgusuz,kalleslik,
ya sen ey yagmur,cihanu-alemi günese bogan
diyarbekir surlarinda zekiye'nin umudu olabildin mi?
Veyahut kokusuna dayanabildin mi güzelliginin?
En tanidigin daglari kendine sevdalatan güzeldi o.
Ve sen ey hüznümün günes toplayan sancisi duydun
bundandir her seherde kendine küskünlügün,
her aksam karanligina tutundugun bundandir.
Siren seslerinde sokaga çikma yasaginda
tüm bedenin
sadece balkonlardan mavi usta güvercinler uçardi
gecenin rahmini delerek
bir de dijle yanmis güz tomruklarini tasirdi yelkensiz
denizlere,
öyle parildasin ki yagmur
ve resmini çizsin diye ay.
TURAN Mehmet
Gök gözlerinde sustugu vakit
mevsimlerin en sevinçli yerindeydin,
sevismelerimiz yoksul bir kent girdabina
düsmüstü,
merhabalasiyordu ay tenimizde
hep sevdali sarkilar duyuyorduk çocuklarin
dillerinde ayni anda
dalgakiran düslerimiz yorgun tenimize
düserdi çirilçiplak
bir de balikçi motorlari denizin rahmini eserek
geçiyorlardi bir denizden bir iç denize,
liman küskünü gözlerimizle hüzünlenirdik
gidenin ardindan
çirilçiplakti umutlarimiz en az tenlerimiz kadar,
yedi derya bulusurduk
üsüyen üsümeyen bütün zamanlarda,
kayip çocuklar matemine tutunurduk
gülen gözlerimiz olsun isterdik tüm acilara inat,
yüreklerimiz yirtilsa da kis zemherisi bekleyislerden,
magmalasan tenlerimiz olmaliydi
her sevismenin bekleyisinde,
yada sarap kizili kent vurgunu titrek oksayislarimiz
acilarin tükenmesi yoktu ama umutlarimiz
berfin gibi açardi her kis,
öylece bahar'a kavusurduk.
En sevdigimiz çocuklari yitirdik belkide her gün,
aslinda bütün çocuklari severdik
sevmedigimiz yitik çocugun yokluguydu sadece.
Biz yine kalmistik kar erimesi pencerde yapayalniz,
yitirdiklerimiz sahip olduklarimizdan bin kat
fazlaydi,
yaz kurusu hüzünlerimiz yediveren gibi açardi
her bahar
ve her gazete mansetinden sonra tutunmaz kederlere
sarilirdik
mardinde onüç yasindaki çocuk on çocuk
onüç kursunla bilinmezlige uçtu.
TURAN Mehmet
Gelecekti sevdasina düstügüm
sevinçle çalkalanan bir temmuz kaldi
bahçede öylece suskun,
denize çeyrek kala yanlizdik
ve elini attigin her çocuk gülüsü
gözlerini oksardi,
aglamak yasakti sevdamizda
yada biz mi öyle anlamistik geçici
tebbesümleri?
Evet aglamak yoktu hüzünlerimizde
kayip yarinlarin acisinda tutusurduk
veyahut,
gelecekti sevdasina düstügüm
kedersiz çocuklarimiz olacakti,
baharlara küskün umutlarimiz
olmayacakti hiç.
Düserdi yokluklar bir bir sari aksamlarimiza,
kanatsiz bir kelebege bile yanardi yüregimiz
ay süslenip giderdi gözlerimizin yarisinda,
susan bir sesizlik kalirdi dudaklarimizin
hüzünsüz sevismesinde
agustos böcegi tutardi
ben hasretini yanmis kent'e benzetirdim.
TURAN Mehmet
Kent yigini
Yitik kentler kuruyorum yeni bastan,
dibinden deli nehirler akar hep
kar erimisligin ince sevincidir bu,
yildizlarin ay'i öptügü kenar mahalleleri
gözlerimin tam yamacinda,
kayip çocuklari soruyorum her gördügüm
sokak isminden,
az ötede lice olur yüregim ates dökülen,
temmuzda görmeliyim diyarbekir'i
hani düslerinin çildirdigi gün
ve ben dicleye gözlerimi döktüm.
TURAN Mehmet
Düserken yagmur pesine
ellrin tutususur çermik gelin daglarinda,
yorgun gerillanin matemine kosuyor bütün zamanlarin
balikçi tekneleri suskun deniz düsüyor ellerine,
bir aglarsin volkan olur bütün kiymetli daglarin,
bak küstü harran avuçlarina aldigin düslerinden
cehennemler yaratilir hayasiz
gecelerden,
uçuruma düser bütün yildizlar,
bir umut:
vangölü belkide isitir gözlerini
kan akar munzur,
yüregine dökülür.
TURAN Mehmet